Muhalefet partilerinin değişmeyen iddiasıdır ve propagandaları da ona göredir: “vatandaş açtır” muhalif muvafık hemen herkes yoksul olmamak için “çalışmanın “şart” olduğuna inanır, şu gerçek nedense göz ardı edilir o kadar çok çalışan var ki yoksulluklarına yoksulluk eklerler, çalıştıkları halde zengin olamazlar..
Çalışanların sayısı milyonlarla ifade ediliyor, nedense bunların arasında “süper” zenginler çıkmıyor, çünkü insanlar “asgari ücret” veya daha başka işlerde çalışırlar sadece ele geçen para ile günlerini kurtarırlar, milyonlarca insan da ayrıca işsiz gezer, böylece ülkede “istihdam” sorunu baş gösterir, çünkü çalışarak zengin olunacağı inancı kafalarda “sabitleşmiştir”
Sevgili peygamberimiz (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Medine’li “ensar” evlerini, bağlarını, bahçelerini “muhacirlerle” paylaşma yarışına girdiler, ancak muhacirler ne yaptı acaba? “pazarın yolunu” görmek istediler, kısa zamanda çoğu zenginleşti, yoksulluk kalmadı, öylesine zenginlik arttı ki “zekat verilecek” yoksullar bulunmaz oldu..
Sevgili peygamberimiz (s.a.v) “ticareti” önerir, rızkın onda dokuzunun ticarette olduğuna dair mübarek sözleri “hadis-i şerif” kayıtlrında yazılıdır, bu gerçeğe rağmen günümüzde “istihdam” en önemli reçete olarak dile getirilir işsizlik söz konusu olduğunda, “ticaret” teşvik” edilmez, gençler öğrenim hayatları boyunca elde edecekleri “diploma” ile iş bulacaklarına inandırılmıştır.
Oysa toplumda öyle insanlar vardır ki biz bunlardan bazılarını gördük hiç okuma yazma bilmiyor fakat ticaret yapmayı çok iyi biliyor, hem kendi ailesini, hem de evlendirdiği evlatlarını bile geçindiriyor, üstelik yanında başka işçileri de çalıştırarak onların da ekmek parası kazanmalarını sağlıyor..
Denebilir ki ticaretin yolu “sanki” kapalıdır, eğer dedesinden, babasından miras kalmışsa sermaye sıkıntısı çekmez, aksi halde ticaret yapamaz ve diploma almak için gecesini gündüzüne katar, sonunda diploması olur ama yine de iş bulamaz, diplomalı işsizlerini sayısı da milyonlarla ifade ediliyor.
Dense ki bankaların kredi muslukları hep açık, doğrudur, yanlış olan şudur ki banka kendisi kazanmadan başkasına kazandırmaz, faizini bırakır vereceği borcun üzerine, o para ile iş kurmayı amaçlayan kişi hem bankanın borcunu ödemeye odaklanacak, hem de geçimini sağlamaya, sonunda başarılı olması hayal olacak..
Bankalar “karz-ı hasen” yani güzel borç verme yolunu kapatmışlardır, günümüzde hiç kimse bankanın ya da tefecinin dışında kimseden borç para alamıyor, maalesef “ekonomik sistem” böyle kurulmuş, bu sistem değişeceğe de benzemiyor, sadece siyasetçilerin bir kısmı “daha çok istihdam” sözü verecek, bir kısmı pahalılığı yok edeceğini iddia edecek..
Ne yazık ki “ticaret” belli bir kesimin elinde zengini daha zengin ederken, yoksullara da siyasilerle karşılaştıklarına “açız” dedirtecek..
Bilmiyoruz anlatabildik mi kim aç, kim tok sözümüzü?.
Selam ve dua ile..