Mevlüt Mergen
Köşe Yazarı
Mevlüt Mergen
 

Bağışıklık Ve Bitkiler!..

Bazı ülkelerde henüz geliştirildi coronavirüs için “aşı” denizde boğulmamak misali can simidi olarak algılandı bu aşılar, şimdiye kadar aşı olanlarda “olumsuz” bir vakaya rastlanmadı aşı olanlar arasında, eğer varsa “gizli” tutulacağına ihtimal vermiyoruz. Şunu da “merak” etmiyor değiliz, aşılandığı halde bir şekilde vefat edenlerin ölüm sebepleri için “tablo” oluşturuluyor mu, yani araştırılıyor mu aşının ne gibi hastalıklara sebep olduğu veya olmadığı, böyle yapıldığında “aşı” hakkındaki “acabaların” sonu gelmiş olur ve iddia edildiği gibi “aşı” herkes tarafından “can kurtaran simidi” olarak algılanır. Aslında aşı bir ilaçtır, bütün ilaçlar gibi bir ilaçtır, ilaç ise doktorların deyimiyle tedavi edici değil, sadece hastalığın ilerlemesini önleyici bir tedbirdir, aşı ise henüz hastalık belirtisi değil “ihtimali” olduğu için kullanılması istenen bir ilaçtır. Bazı ülkelerde 12 yaşındaki çocukların bile aşı olması isteniyor, çünkü esas istenen toplu bağışıklıktır, herkes aşılandığında sadece coronavirüse karşı bağışıklık kazanılmış olacak… Tıp dünyası iki yıla yakın bir zamandır henüz buldu “aşı” denilen ilacı, her hastalık için böyle iki yıl gibi bir zaman mı harcanacak, yok mu “kalıcı” bağışıklığın çaresi, mutlaka vardır, zira sevgili peygamberimizi (s.a.v.): “Her derdin devası vardır, sam hariç” dediğinde kendisine: “sam nedir ya Resulullah?” diye soruldu ve şu cevap alındı: “sam yaşlılıktır, ölümdür” Günümüzde bitkilerle tedavi olmak, bitkilerde şifa aramak hayli yaygınlaştı, artık eczanelerde bile bitkiler bulundurulur oldu, önemli olan hangi bitkinin hangi hastalık için ne ölçüde kullanılacağını bilmektir, kulaktan dolma bilgilere iltifat etmemek ve her işte olduğu gibi “uzmanına” sormak gerekir diye düşünüyoruz. Okurlarımızla paylaşmak adına şunu söylemek isteriz ki biz bazı bitkileri kullanmış ve en olmadık hastalıkta bile olumlu etkisini görmüşüzdür, yüce kitabımz Kur’an-ı Kerimde “Zencebile” diye geçer, bu bitki hakkında sevgili peygamberimizin (s.a.v.) mübarek sözlerinden birinde: “cennet taamı” olarak bildirilir. “Kara çörek otu” hakkında da yine sevgili peygamberimizin mübarek sözleri vardır, biz yıllardır “zencefil, zerdeçal ve kara çörek otunu karıştırır ve bir şekilde tüketiriz, değil grip, nezle bile olmayız, çünkü “bağışıklık” kazanmışız” ve daha başka bitkilerle, daha başka hastalıkların iyileştiğini görmüşlüğümüz de var. Yanlış anlaşılmasın biz “tavsiye” etmiyoruz bu bitkileri herkes kullansın diye, sadece kendimizden örnek veriyoruz, herkesin vücut yapısı bir değildir, biri şifa bulurken diğeri daha da hastalanabilir. Günümüzde “hile” karıştırılmayan bir şey kalmadı, “doğal” olanı ararken “yapay” bitkiler çıkıyor karşımıza, oysa mevsiminde yetişen sebze ve meyveler bağışıklık kazanmamız için en ideal gıdalardır, eski insanlar genç kalmanın formülünü “yoğurt” yemekte bulmuşlardı, çamaşır suyunun karıştırıldığı söylenen sütle yapılan yoğurt acaba insanları gençleştirir mi yoksa?.. Bir de şöyle bir durum var, doktorlar bazı hastalıklara reçete yazmak gerektiğinde şöyle derler: “bu durumu doğal yoldan hal etmeye çalışınız, çünkü vücudunuz bu ilaca “bağışıklık” kazanabilir, o takdirde faydası görülmez” Can simidi olarak kabul edilen “aşı” en az iki kere uygulanıyor, bazı ülkelerde üçüncü defa uygulandığı söyleniyor, olmaya ki bu aşılara insan vücudu alışkanlık yapar, iki-üç-dört derken aşısız durulmaz, böyle düşünüldüğünde akla kötü bir ihtimal daha geliyor, bazı ülkeler bozulan ekonomilerini “aşı” satarak düzeltmek istemiş olamazlar mı? İçinizden “yok artık!” dediğinizi duyar gibiyim, oysa “var artık” inşallah iki-üç-dört düşünülmez aşı için, yoksa bazılarımızın “aşıkolik” olması ayrı bir “kötü ihtimal” olarak akla gelebilir..!.. Günümüzde “sağlık” sektörü ki bunların başında gelir ilaç firmaları, ilaç fabrikaları hiç zarar etmeyen sektör olmuştur, çünkü “insan” gibi potansiyel bir “kazanç kapısı” var ellerinde, insan için sağlığı ne kadar önemli ise bu sektör” için de insan o kadar önemlidir, insan sağlığını korumak için para esirgenemez düşüncesidir bizdeki kötü ihtimali düşündüren!.. Yine de siz siz olun kulaktan dolma bilgilerle bitki kullanarak sağlığınızı tehlikeye atmayınız “doğal” olarak, doğal gıdalarla yaşamaya bakınız, yediklerinizin, içtiklerinizin temizini, helal olanını araştırınız, “tıbbi nebevi” gibi bir sağlık hazinesi elimizde varken onu öğrenmeye ve hayatınıza tatbik etmeye çalışınız… Selam ve dua ile.
Ekleme Tarihi: 03 Temmuz 2021 - Cumartesi

Bağışıklık Ve Bitkiler!..

Bazı ülkelerde henüz geliştirildi coronavirüs için “aşı” denizde boğulmamak misali can simidi olarak algılandı bu aşılar, şimdiye kadar aşı olanlarda “olumsuz” bir vakaya rastlanmadı aşı olanlar arasında, eğer varsa “gizli” tutulacağına ihtimal vermiyoruz. Şunu da “merak” etmiyor değiliz, aşılandığı halde bir şekilde vefat edenlerin ölüm sebepleri için “tablo” oluşturuluyor mu, yani araştırılıyor mu aşının ne gibi hastalıklara sebep olduğu veya olmadığı, böyle yapıldığında “aşı” hakkındaki “acabaların” sonu gelmiş olur ve iddia edildiği gibi “aşı” herkes tarafından “can kurtaran simidi” olarak algılanır. Aslında aşı bir ilaçtır, bütün ilaçlar gibi bir ilaçtır, ilaç ise doktorların deyimiyle tedavi edici değil, sadece hastalığın ilerlemesini önleyici bir tedbirdir, aşı ise henüz hastalık belirtisi değil “ihtimali” olduğu için kullanılması istenen bir ilaçtır.

Bazı ülkelerde 12 yaşındaki çocukların bile aşı olması isteniyor, çünkü esas istenen toplu bağışıklıktır, herkes aşılandığında sadece coronavirüse karşı bağışıklık kazanılmış olacak… Tıp dünyası iki yıla yakın bir zamandır henüz buldu “aşı” denilen ilacı, her hastalık için böyle iki yıl gibi bir zaman mı harcanacak, yok mu “kalıcı” bağışıklığın çaresi, mutlaka vardır, zira sevgili peygamberimizi (s.a.v.): “Her derdin devası vardır, sam hariç” dediğinde kendisine: “sam nedir ya Resulullah?” diye soruldu ve şu cevap alındı: “sam yaşlılıktır, ölümdür” Günümüzde bitkilerle tedavi olmak, bitkilerde şifa aramak hayli yaygınlaştı, artık eczanelerde bile bitkiler bulundurulur oldu, önemli olan hangi bitkinin hangi hastalık için ne ölçüde kullanılacağını bilmektir, kulaktan dolma bilgilere iltifat etmemek ve her işte olduğu gibi “uzmanına” sormak gerekir diye düşünüyoruz.

Okurlarımızla paylaşmak adına şunu söylemek isteriz ki biz bazı bitkileri kullanmış ve en olmadık hastalıkta bile olumlu etkisini görmüşüzdür, yüce kitabımz Kur’an-ı Kerimde “Zencebile” diye geçer, bu bitki hakkında sevgili peygamberimizin (s.a.v.) mübarek sözlerinden birinde: “cennet taamı” olarak bildirilir. “Kara çörek otu” hakkında da yine sevgili peygamberimizin mübarek sözleri vardır, biz yıllardır “zencefil, zerdeçal ve kara çörek otunu karıştırır ve bir şekilde tüketiriz, değil grip, nezle bile olmayız, çünkü “bağışıklık” kazanmışız” ve daha başka bitkilerle, daha başka hastalıkların iyileştiğini görmüşlüğümüz de var. Yanlış anlaşılmasın biz “tavsiye” etmiyoruz bu bitkileri herkes kullansın diye, sadece kendimizden örnek veriyoruz, herkesin vücut yapısı bir değildir, biri şifa bulurken diğeri daha da hastalanabilir. Günümüzde “hile” karıştırılmayan bir şey kalmadı, “doğal” olanı ararken “yapay” bitkiler çıkıyor karşımıza, oysa mevsiminde yetişen sebze ve meyveler bağışıklık kazanmamız için en ideal gıdalardır, eski insanlar genç kalmanın formülünü “yoğurt” yemekte bulmuşlardı, çamaşır suyunun karıştırıldığı söylenen sütle yapılan yoğurt acaba insanları gençleştirir mi yoksa?..

Bir de şöyle bir durum var, doktorlar bazı hastalıklara reçete yazmak gerektiğinde şöyle derler: “bu durumu doğal yoldan hal etmeye çalışınız, çünkü vücudunuz bu ilaca “bağışıklık” kazanabilir, o takdirde faydası görülmez” Can simidi olarak kabul edilen “aşı” en az iki kere uygulanıyor, bazı ülkelerde üçüncü defa uygulandığı söyleniyor, olmaya ki bu aşılara insan vücudu alışkanlık yapar, iki-üç-dört derken aşısız durulmaz, böyle düşünüldüğünde akla kötü bir ihtimal daha geliyor, bazı ülkeler bozulan ekonomilerini “aşı” satarak düzeltmek istemiş olamazlar mı? İçinizden “yok artık!” dediğinizi duyar gibiyim, oysa “var artık” inşallah iki-üç-dört düşünülmez aşı için, yoksa bazılarımızın “aşıkolik” olması ayrı bir “kötü ihtimal” olarak akla gelebilir..!.. Günümüzde “sağlık” sektörü ki bunların başında gelir ilaç firmaları, ilaç fabrikaları hiç zarar etmeyen sektör olmuştur, çünkü “insan” gibi potansiyel bir “kazanç kapısı” var ellerinde, insan için sağlığı ne kadar önemli ise bu sektör” için de insan o kadar önemlidir, insan sağlığını korumak için para esirgenemez düşüncesidir bizdeki kötü ihtimali düşündüren!.. Yine de siz siz olun kulaktan dolma bilgilerle bitki kullanarak sağlığınızı tehlikeye atmayınız “doğal” olarak, doğal gıdalarla yaşamaya bakınız, yediklerinizin, içtiklerinizin temizini, helal olanını araştırınız, “tıbbi nebevi” gibi bir sağlık hazinesi elimizde varken onu öğrenmeye ve hayatınıza tatbik etmeye çalışınız… Selam ve dua ile.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malatyahakimiyet.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.