Gençlik günlerimden birinde okuduğu “hutbe ezanlarını” dinlemek için Cami-i Kebire giderken yakından görmek istediğim merhum Celal Güzelses kendisini izlediğimi fark edince bana: “kimlerdensin?” diye sormuştu, kendisine: “muhacirlerdenim” demiştim.
Rahmetli babam Malazgirt’ten “Ruslar geliyor” haberinin bütün doğu Anadolu’yu sardığı günlerde çocuk yaşta olmasına rağmen ailesinden koparak Diyarbekir’e doğru hicret etmiş, anacığım da Bitlis’te Ermenilerin dedem “Hüseyin Haki’yi” şehit etmeleri üzerine ailesi ile birlikte Diyarbekir’e hicret ederek gelmiş..
MERHUM BABAM ŞAHABETTİN MERGEN….YİNE BÖYLE BİR İLKBAHAR MEVSİMİNDE BİZLERE VEDA ETMİŞTİ
O tarihlerde Diyarbekir’de hayli fazla imiş “muhacirler” böylece anılmışlar, o gün nasıl ki Şark bülbülüne “muhacirlerdenim” dedim, hala da öyle diyorum, ailemin Diyarbekir’e gelmesi bir asrı çoktan aşmış olmasına rağmen “aslımı” unutmuyor ve “muhacirlerdenim” diyorum.’
Prof. Dr. Halil Değertekin’in TRT 1’de yayınlanan “muhacirler” belgeselinde konu daha detaylı bir şekilde anlatılıyor, sözü mecrasında tutarak öze dönecek olursak rahmetli babam, çocuk yaşta geldiği Diyarbekir’de “hayata tutunmak” adına çok zahmetler çekmiştir.
Diyarbekir’e daha önce gelen hemşerilerinin desteği ile evlenmiş, askerliğini yaptıktan sonra Diyarbekir Belediyesinde işe girmiş ve bir zaman çalışmıştır, daha sonra “sıla” hasretinin verdiği istekle Belediyeden ayrılıp ticaretle uğraşmak üzere Muş/Bulanık ve köylerinde “çerçilik” yaparak ailesinin geçimini sağlamaya çalışmıştır.
Şahabettin Mergen olarak “baba” olmanın sorumluluğunu taşımış, helal kazanmayı, biz evlatlarına “helal lokma” yedirmeyi “ilke” edinmiştir, ekonomik durumunun iyi olduğu günlerde şu an içinde oturduğum “evimizi” satın alabilmiştir.
,Bunun dışında daha başka “gayri meşru yoldan mülküm olmasın” diyerek Allah’ın “takdir” ettiği bir ev ile yetinmiş, ne kendisini, ne bizleri, ne de gelecekteki torunlarını altından kalkılmaz “borç” yüküne sokmamıştır, böylece “örnek” bir baba olmuştur.
İsteseydi, helal-haram düşünmez daha çok kazanır, bizlerin geleceği adına mal varlığı edinir, “varlık” sahibi olurken “övünmezdi” sizler için bu malları kazandım, bu taşınmazları aldım, toplumun içinde adımı “zenginler” listesine yazdırırdım” derdi.
Demedi, bizler için çektiği sıkıntıları da demedi, çünkü baba olmanın gereği idi düşündükleri, yaptıkları, bizlere bir servet bırakmadı ama içinde doğruluk, dürüstlük, sevgi ve saygı olan bir “yol haritası” bıraktı, şimdi biz evlatları onun yolundan, izinden gitmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşadığımızı görüyor ve onu rahmetle anıyoruz..
Varsın bizde evlatlarımıza, gelecekteki torunlarımıza altından kalkamayacakları “yük” bırakmamış olalım, onlara helal-haram demeden bir takım mülkler edinip “sizler için şunları yaptım” diyerek övünmeyelim, amacımız ise baba olarak övünmek için topluma yararlı “evlatlar” “kazandırmayı” sağlamaktır.
Allah Resulünün (s.a.v.): “Ölülerinizi hayırla yad ediniz” emrine uyarak 1994 yılının yine böyle bir mayıs ayında “Rahmet-i Rahmana” kavuşan babamı büyük bir “saygı” ile anıyor ve “ruhu şad olsun” diyorum.
Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.
ŞİİR
BUNDAN SONRA
Yaş kemale erdi canım,
"Uzatma"lar bundan sonra.
Damarımda yorgun kanım,
Sızlatmalar bundan sonra.
Gençliğimi aldı zaman,
İsterim ki vermez aman,
Bugün dünden hayli yaman,
"Şut"lamalar bundan sonra.
Yaş kemale erdi iş'te,
Senelerim yükselişte,
Günahlarım çok geçmişte,
Yalvarmalar bundan sonra.
Tüketimde "ziyade"yim,
Aşk yolunda piyadeyim,
Eden etmiş, ben n'ideyim?
Kaş çatmalar bundan sonra.
Her gün ilaç, sık sık hekim,
Hız kazandı yere çekim,
Belki Nisan, belki Ekim,
Unutmalar bundan sonra.
Hakem der k:. "Bu maç biter,
Uzatmalar dahi yeter,
Bülbül susar, karga öter,
Tatsız hayat" bundan sonra.
"Kabir" özel tek kişilik,
Yok pencere ve de delik,
Tenim çürür, olsa çelik,
Tek yatmalar bundan sonra.
Mergen! fazla eseflenme,
Sabret derdin çok ilenme,
Hak'tan gayriye güvenme,
"Dert" atmalar bundan sonra!..
MEVLÜT MERGEN AMİDİ
Diyarbekir, 28.01.2015