Tarihte sünnet olduğu bilinen ilk kişinin Hz. İbrahim olduğu söylenir. Kendi kendisini 80 yaşında sünnet eden Hz. İbrahim sünnetçilerin piridir. Oğlu Hz. İsmail’i 13 yaşında, İsak'ı ise, 8 günlük iken sünnet etmiştir.
Dinimizin gereği peygamberimiz Hz. Muhammed'den bu yana Müslüman toplumlarda sünnet yapılmaktadır. Türklerde Sünnet, İslam’ın kabulü ile yaygın bir şekilde yapılmıştır. Sünnet tıbben temizlik ve hastalıklardan korunma amaçlı olarak da tavsiye edilmektedir. Modern tıpta AİDS, idrar yolları enfeksiyonu gibi birçok hastalıktan korunmak için sünnet yapılması ön görülmektedir.
Malatya'da kirvelik çok kutsal sayılır. Kirve olan aile bir birine o kadar yakın olur ki, bu iki ev birbirinden kız isteyemez. Köylerimizde, kirvelik babadan oğula devam ettirilerek, sülaleler arası kirveliğin sürdürüldüğüne çok rastlanır.
SÜNNET YAŞI
Sağlık sorunu olanlar, henüz bebek iken sünnet ettirilirdi. Sağlıklı çocuk, aklı erince, 3.5.7, 9 gibi tek yaşlarda sünnet yapılırdı.
Köylerde kimsesiz çocuklardan bazılarının zamanında sünnet olamadığı, bir kısmının askere gidince, bir kısmının da daha sonraki yaşlarda, utandığından gizliden sünnet olduğu görüştüğümüz sünnetçiler tarafından ifade edilmiştir.
Sünnetçi Mahmut Otlu, bize 60 yaşın üzerindeki kişiyi sünnet ettiğini anlattı.
SÜNNET YEMEKLERİ
Kuru fasulye, bulgur pilavı, nohut yahnisi, etli tirit, etli pilav, yumru küfte (Maydanoz, kuru soğan, yağsız kıyma, bulgur) gibi yerel yemekler konuklara ikram edilirdi.
SÜNNET VE KİVRE
Aile, çocuğuna kirve etmek üzere seçtiği kimseyi şeker, elbiselik, havlu gibi hediyelerle ziyaret eder. Kirvelik teklifi yapar. Kabul edilince sünnetin günü kararlaştırılır. Sünnet gününe yakın zamanda kirve çocuğu tam anlamıyla giyindirir. Çocuğun anne ve babasına da bazı hediyeler alır. Çocuğun ailesi de kirveye ve eşine karşılıklı hediyeler alır. Bu hediyeleşmede bazen aileler anlaşarak birbirlerini ağır masrafa sokmazlar.
Kirve, yakınlarıyla birlikte sünnet olan eve gelirken, davul-zurna ile karşılama yapılırdı.
Sünnet günü, çocuk kesildikten sonara Mevlit okunur. Misafirlere hazırlanan yemeklerden, kirveye tattırılır. Kirve yemekleri tadınca aşçılara bahşiş verir. Sonra yemek dağıtılır. Misafirlerden takı takmak isteyenler, yemekten sonra çocuğun yattığı süslenmiş, ipekli kumaştan yatağın yastık kısmına takılarını takarlar. Daha sonra topluluk dağılır.
Sünnet esnasında çocuğun annesi ağlamasın diye yakınları tarafından başka bir odada oyalanırdı. Ağlayan annenin gelinini kıskanacağına inanılırdı.
Çocuk sünnet olurken çırpınıp yanlış bir yaralanmaya sebep olmamak için kirve sandalyeye veya yüksekçe bir halı yastık üzerine oturtulurdu. Kirvenin oturacağı yere orada bulunanlardan biri oturursa bahşiş almadan kalkmazdı.
Sünnet sırasında sünnetçi elindeki tepsi ile Peygambere salâvat diyerek bahşiş toplardı. Sünnetçi ücreti konusunda taraflar anlaşarak, tepsi gezdirmeyip, kirvenin sünnetçi parasını ödediği durumlarda daha çok görülmektedir.
Ayrıca sünnet esnasında, kirve ve sünnetçinin boynuna işlemeli süslü havlu atılırdı. Bu havlu sünnet sırasında terleyen sünnetçi ile kirvenin terini silmek amacıyla hediye olarak verilmiştir.
Çocuk kirvenin kucağına oturtulur iki eli bacaklarının arısına sokulur. Kirve çocuğun bacaklarının dışından ellerini uzatarak diz kapakları hizasında çocuğun iki elini tutup bacaklarını açar kıpırdamamasına dikkat ederdi. Bu arada çocuk bağırınca sesi dışarıdan duyulmasın diye kirvenin getirdiği lokum ağzına sokulurdu. Bugünlerde çocuklar masa üzerine yatırılarak ameliyat işlemi uygulandığından kirve çocuğun başucunda durarak ona moral vermektedir. Sünnet esnasında tekbirler ve Salâvat-ı Şerifeler getirilir.
Erkek çocuklarının yaşamadığına inanılan aileler, tek erkek çocukları var ise, sünnet esnasında erkek çocuğun varsa kız kardeşini getirip, eteğinin ucundan küçük bir parçayı sünnetçiye kestirip, uğursuzluğun ortadan kaldırıldığına inanılırdı.
Sünnetten 2-3 gün sonra kirve, geçmiş olsuna tatlı alır getirir, çocuk iyileştikten sonra kirve daveti yapılırdı. Davette analıkızlı, aya çorbası, kömbe gibi yöresel yemekler hazırlanır, kuzu kesilirdi.
Kirve, yakın akraba ve arkadaşlarıyla icabet eder, davet sonunda kirve uğurlanırken, hediyesi verilirdi. Genellikle bu hediye yöresel el yapımı yün halı olurdu.
MALATYA’DA SÜNNETÇİLİK
Usturanın neşter olarak kullanıldığı dönemlerde, sünnetçilik berberlerin mesleği haline gelmiş. Sünnetçilik yapan berberler, yanlarında çırak dolaştırarak, mesleklerini usta çırak ilişkisiyle daha sonraki yıllara taşımışlardır. Bir kısım sünnetçilerin babadan oğula., hatta toruna mesleklerini devrettikleri sıkça görülmüştür.
Eski sünnetçiler, berberliğin yanı sıra sünnet yapar, diş çeker, yara pansumanı yapar, enseden kan alır, dilaltındaki dil bağını alırdı (pepeler için). Sünnet yaptıkları çocukların kontrolüne ve pansuman yapmaya giderlerdi. Sünnetçiler bu işini yaparken, at arabası eşek arabası ya da at ile seyahat ederlerdi.
Tıbbın ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak, geleneksel sünnetçilik kaybolmaya yüz tutmuştur. EHLI SÜNNETÇILIK geleneğini sürdüren, babadan oğula, ustadan çırağa bu gün sünnet yapan sünnetçi Ali Seydi Palancıoğlu'nun oğlu Rahmi Palancıoğlu ve Ramazan Helvacı yaşayan ve mesleği devam ettiren en önemli kişilerdir. Sağlık memurları içerisinde en önemli isim Mahmut Oltu’dur. Fenni sünnetçi kabul edilen Mahmut Otlu, meslek hayatı boyunca sünnet randevusu verdiği defterlerini bize gösterdiğinde 55 bin civarında sünnet yaptığı belgelenmiş oluyordu. Sağlık memuru Kemal Demir de önemli isimlerden biridir.
Günümüzde sünnet salonlarına ve evlere sünnet yapmak amacıyla bir çok doktorun gitmekte olduğu bilindiğinden geleneksel sünnetçiliğin yerini, ameliyat ortamında sünnet almaya başlamıştır.
SÜNNET MALZEMELERİ
Sünnetçilerin özel bir çantası olurdu. Bu çanta da bulunan malzemeler şunlardı; Ustura, kıskaç, mil, bileği, bileği kayışı, yara tozu. Sünnet esnasında yarada kullandıkları tozu kendileri yaparlardı. Çürümüş ağaç içi, şap ve tuzu karıştırarak elde ettikleri tozu yara üzerinde antibiyotik olarak kullanırlardı.
Bunların yanında kan almak için neşter, kanı emmek için keçiboynuzu ((vakum görevi yapar), leğeni sayabiliriz. Ayrıca diş çekmek için, alt ve üst çeneler göre iki kerpeten bulunurdu. Pansumanlarda sünnet için kullanılan çürümüş ağaç tozu, sap ve tuz karıştırılarak elde edilen toz yarada kullanılırdı.
SÜNNET MALZEMELERİ (BERBER)
1 Çanta
2 Kalem
3 Mil
4 Kıskaç
5 Ustura
6 Bileği
7 Bileği kayışı
8 Yarım Berber Leğen
MALATYA’DAKİ MEŞHUR SÜNNETÇİ
1 Bayram Kaya: Oğlu Şükrü Kaya halen yaşamaktadır. Baba mesleğine devam ediyor.
2 Ali Kaya
3Aliseydi Palancıoğlu: Oğlu Rahmi Palancıoğlu halen baba mesleğine devam ediyor.
4 Hamdi Sucu
5 Mustafa Bağı (Öğretmen Mehmet Bağı'nın babası)
6 Hasan Ergül
7 Ramazan Helvacı
8 Nihat Bozyiğit
9 Abdullah Çakı
10 Sıtma Pınarından Mamoş usta
11 Kadir Kalaycı
12 Ahmet Boztepe
13 Mahmut Otlu: Sağlık Memuru
14 Kemal Demir: Sağlık Memuru
15 Kemal Özkan: İstanbul’da yaşayan Malatyalı sünnetçi
16 Sıtkı Özinal: Darende Belediye Başkanlığı yaptı.