CAMİ-İ KEBİR!..
Geçen hafta ilkini sunduk Diyarbekir’deki dua mekanlarının, ömrümüz yeterse devam ettirmek niyetindeyiz, bu kutsal mekanları fotoğraflayıp sunarken gönlümüzden geçen ve her biri bir dua gibi olan sözlerimizi de aktaracağız.
.Tekrar edersek “gayret bizden, başarı Allah’tandır” 17 yıldır karşısına çıktığımız okurlarımız çok iyi bilirler ki “iddialı” değiliz, kalemimiz “profesyonel” olmayan ve fakat “amatör” olan duygularımızı kağıda aktarmakta ne kadar mahir olursa o kadar bize mutluluk verecektir.
SI R A T
Yunus: “sırat kıldan incedür/kılıçtan keskincedür/Varıp anın üstünde evler yapasım gelir”der, sırat köprüsünün ilk ayağı dünyadadır, nasıl ki bütün köprülerin bir ayağı bir tarafta, diğer ayağı karşı taraftadır aynen öyle, her insan, ama her insan bu köprüden geçmek durumundadır, hiç kimse geçmezlik edemez.
Bazıları o köprüyü inkar etseler de onların yok deyişi köprünün yokluğuna delil sayılmaz, o köprü vardır, onu kabul eden de etmeyen de dünyaya geldiği andan itibaren o köprünün ilk ayağına kademini basmıştır.
İlk adım müteakip adımları belirler, köprüyü “nasıl” geçeceğinin çünkü her insan için “geçiş” mutlaka olacaktır, Allah bütün kainatın tek sahibidir, köprüyü yaratan o, insana geçiş emrini verende o.
İnsan gerek kıyamet gününün ve gerekse o günün öncesi olan bugünü, her iki günün sahibini tanımak, O’na inanmak zorundadır, inanmayan insan sırat köprüsünde kolay adım atamaz.
Yürüyüşü kolaylaştıracak adımlar ise, işin ciddiliğini bu dünyada kavrayarak sağlanır, “yap” denileni yapmak, “yapma” denilenden kaçınmak, yoldakilerin hakkına riayet etmek sıratın geçişini kolaylaştırır.
İnsan, sırtına “günah” değil de sadece Allah’ın rızasını yüklemeye gayret etmelidir, kendisi için kurulan kıldan ince, kılıçtan keskin köprünün geçişini kolaylaştıracak şartları “iman” ederek yerine getirmelidir.
Aksi durumda o köprünün altında bulunan “ateş kazanı” dolmak ve doymak bilmeyen bir kazandır, sözü yine Yunus’la bitirelim: “Cehennem dediğin dal odun yoktur/herkes ateşini burdan götürür!..”
Bir zamanlar bu koca mabedin “maketini” yapmak arzusuna kapıldım, gerekli malzemeleri temin ettikten sonra ömür boyu hep gördüğüm bu mabedi maket şeklinde de olsa tanıtmayı amaçladım yanlış olmasın diye merakımı yerine giderek gidermeye çalıştım ve gördüm ki:
Her safta 150 kişinin aynı anda namaz kıldığı bu mekanda on saf vardır, ancak cuma günleri 2000 kişiyi alabilmektedir, avlusu ve şafiiler bölümü, diğer bölmüleriyle 5000 kişiden fazla müslüman aynı anda ibadet edebilmektedir.
Restorasyon yapıldığı günlerde görevli birisine sormuştum: size ilginç gelen her hangi bir durumla karşılaştınız mı?” diye, şöyle demişti: yedi adet el yazması kur’an—ı kerim gördük, bir de en az yedi ton kadar güvercin gübresi çatısından çıkardık!..
Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.