MTÜ’de uluslararası E-panel
MTÜ tarafından düzenlenen e panel, MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi. "Clinical Chemistry and Molecular Diagnostics" and "Laboratory Management and Quality Control" konulu E-Panel’e , pandemiyle birlikte önemi daha da artan tıbbi laboratuvarların yönetimi ve kalite uygulamaları ve laboratuvar tıbbının geleceği konuları tartışıldı. Panele, 7 Ülkeden, 10 bilim insanı katıldı.
Panel programına, Charles Üniversitesi Rektörü Prof. Tomas Zima, Toronto Üniversitesi'nden Prof.Dr. Khosrow Adeli, Sveti Duh Üniversite Hastanesi'nden Prof. Ana-Maria Simundic, Tor Vergata Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sergio Bernardini, Prof. Dr. Rajiv Kimyasal Patoloji Anabilim Dalı'ndan Timothy Erasmus, Haraldsplass Deaconess Hastanesi'nden Prof. Dr. Sverre Sandberg, Demiroğlu Bilim Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sedef Yenice, Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ferhan Sağın ve Başkent Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Deniz İlhan Topçu katıldı.
“Bilim insanları ve akademik kurumlarla işbirliğine hazırız”
Panel açılışında konuşma yapan MTÜ Rektörü Prof. Dr. Karabulut MTÜ’nün uluslararası bir üniversite olduğunu belirterek, “Türkiye’nin genç, ama en hızlı büyüyen üniversitesiyiz. Aynı zamanda uluslararası bir üniversiteyiz. Kuruluşumuzun ikinci yılında 160’ı aşkın uluslararası öğrenci üniversitemizde kayıt hakkı elde etti. Önümüzdeki dönem bu rakamın en az 5 katı öğrenciyi kabul edeceğiz. Hedefi uluslararası bir üniversite olan Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nde bilim, insanlık ve dünya için katkı ve destek sunmak isteyen dünyanın neresinde olursa olsun tüm bilim insanları ve akademik kurumlarla işbirliğine hazırız” dedi.
“Bilimin üretime ve istihdama dönüşmesi gerektiğine inanan bir üniversiteyiz”
Dünyanın gelmiş olduğu nokta itibariyle sağlık sorunlarının, çok hızlı bir şekilde alan değiştirebilme ve yıkıcı etkisini arttırarak uzun süre devam etme potansiyeline sahip olduğunu belirten Karabulut, “Sağlık hizmetlerinde kalite “doğru kişiye, doğru zamanda, doğru şekilde yapılan girişimler sonucunda alınabilecek en iyi sonuca ulaşmayı sağlayabilir. Kalite kavramı için laboratuvar uygulamaları açısından en anlamlı ifadeyi “doğru alınmış bir örnekte, doğru ölçüm yapılarak, uygun zamanda ve doğru şekilde değerlendirilerek saptanmış sonuçlardır.” cümlesinde de bulmaktayız. Günümüzde laboratuvar hizmetlerinde kalite kontrol, vazgeçilmezlerdendir. Bilimin üretime ve istihdama dönüşmesi gerektiğine inanan bir üniversiteyiz. İstikrarlı büyüme, nitelikli istihdam ve üretimde verimlilik bilgi ve iletişim teknolojileri sürdürülebilir kalkınmanın ana temelidir” ifadelerine yer verdi.
Klinik tıbbi laboratuvarlarda, laboratuvar işlemleri ve kalite yönetiminin evrensel noktada buluşmasının giderek daha büyük önem kazandığına dikkat çeken Karabulut, “Klinik laboratuvarlarda akreditasyonun hedefi “hastanın tanı ve tedavisi ile birlikte ulusal boyutta da sağlığa katkıda bulunmaktır. Akredite bir klinik tıbbi laboratuvar, kalite yönetim sistemi ile kontrol edilir, teknik olarak yeterlidir ve laboratuvar servisi, tüm hasta ve hekimlerin gereksinimlerini, tıbbi test ve tedavilerinde sorumluluk alma güvencesini vererek karşılar. Bizler de Tıp Fakültemiz ve Sağlık Bilimleri Fakültemizin kuruluşu itibari ile sağlık temelli faaliyetlerimizi bu doğrultuda şekillendiriyoruz. Sağlam temeller üzerine inşa edilen fakültemiz de kalite çalışmalarımız kapsamında Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’muzun kuruluşunu gerçekleştirdik ve deney hayvanları merkezi ile ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
IFCC Başkanı, Toronto Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Khosrow Adeli gerçekleştirmiş olduğu “Laboratuvar Tıbbında Teknolojik Gelişmeler Geleceğin Laboratuvarı’nı Öngörmek” konulu sunumunda, “Laboratuvar tıbbı, önleme, teşhis, tedavi ve hastalık yönetimine rehberlik etmek için klinisyenlere ve diğer sağlık hizmetlerine nesnel veriler sağlayarak yüksek kaliteli, güvenli ve etkili klinik karar vermenin ayrılmaz bir parçasıdır. Son 50 yılda, klinik laboratuvar tanı teknolojisinde muazzam ilerlemeler olmuştur. Analitik metodolojideki teknolojik yeniliklerin klinik laboratuvar hizmetinin verimliliğini ve kalitesini artırmada büyük etkisi olmuştur. Gelişmiş analitik enstrümantasyonun klinik laboratuvara girişi, karmaşık ve özel laboratuvar testi alanlarında devrim oluşturdu. Ek olarak, otomasyonun ortaya çıkışıyla birlikte gelişmiş tahlil teknolojisi, üretkenliğin artmasına ve laboratuvar hatalarının azalmasına katkıda bulunmuştur” ifadelerine yer verdi.
Otomasyonun özellikle klinik kimya, immünoloji, seroloji ve hematoloji dahil olmak üzere klinik patoloji alanında doğrudan etkisinin olduğunu belirten Adeli, “Büyük veri analitiği gibi hesaplama yöntemleri, zengin ve karmaşık laboratuvar test sonucu verilerini analiz etmek için benzersiz bir fırsat sunan gelişmekte olan bir alandır. Bu veriler, klinik teşhis için güçlü yapay zeka (AI) araçları geliştirmek için kullanılıyor. Laboratuvar hizmetlerinin optimum şekilde sunulmasını, kullanılmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini sağlamak için klinik laboratuvar liderliği bir yenilik kültürü oluşturmalı ve laboratuvar test sürecinin sürekliliği boyunca kanıta dayalı laboratuvar tıbbı kavramını benimsemelidir. Sonuç olarak bu, klinik laboratuvar tanılarını ve dolayısıyla hasta bakımını gerçek anlamda geliştirerek laboratuvar tıbbına değer katacaktır” şeklinde konuştu.
Sveti Duh Üniversite Hastanesi'nden katılım sağlayan Prof. Ana-Maria Simundic, Laboratuvar ortamında liderlik kavramı ve önemine değinerek, liderliğe giden yolda uygulanabilecek güncel zaman yönetim yöntemlerinden ve günlük hayatta nasıl uygulanacağına dair bilgiler verdi.
Covid -19 ve moleküler tanı konusunda güncel bilgiler paylaşan Tor Vergata Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sergio Bernardini, PCR ve serolojik testlerde yapılan güncel çalışmaların sonuçları hakkında bilgi verdi. Aynı zamanda kendi çalışmalarının sonuçlarından da bahsetti.
“Laboratuvar Yönetiminde Etik Konular” başlığı ile sunum gerçekleştiren African Federation of Clinical Chemistry (AFCC) Başkanı Profesör Rajiv Erasmus, “Kimyasal Patoloji çalışanları, hastane ve laboratuvar yöneticileri sıklıkla personel, karar verme, test kullanımı, hizmet kalitesi, veri gizliliği, dolandırıcılık ve çatışma ile ilgili sorunlarla karşılaşmaktadır. İyi etik uygulama bu nedenle laboratuvar ortamında kritik öneme sahiptir. İyi etik davranış, davranış bütünlüğünü, kişilere saygıyı, sosyal sorumluluğu ve toplam laboratuvar test sürecinin tüm yönlerini ifade eder. Laboratuvar etiğinin, laboratuvar eğitim programlarının öğretim müfredatının bir parçası olmasını şiddetle tavsiye ediyorum” dedi.
“Dijitalleşme ve otomasyondaki yenilikler daha doğru, daha hızlı sonuçlar ve maliyette azalma sağlayacaktır”
IFCC Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tomris Özben, "In Vitro Diagnostik’ler, doğru ve hızlı tanı için temel oluşturan Kanıta Dayalı Tıp’ı destekleyen objektif bilgiler sağlar. IVD'ler tarama, teşhis, izleme tedavisi, tıbbi müdahalelerin değerlendirilmesi ve terapi yoluyla sağlık hizmetlerinin kalitesine olumlu katkıda bulunur. IVD'ler sağlık hizmetlerine açık ve rasyonel bir yatırımdır. IVD'ler, klinik laboratuvarlarda gerçekleştirilen en son araştırma ve geliştirmedeki sofistike teknolojilerden basit kendi kendine testlere kadar geniş bir kapsama sahiptir” İfadelerine ye verdi.
Özben, “Genel IVD pazarı, değişikliklere ve zorluklara rağmen hem olgun hem de gelişmekte olan pazarlarda yaşlanan nüfus ve bulaşıcı olmayan ve kronik hastalıklardaki artış, tıbbi değeri kanıtlamak için artan baskılar ve daha fazlası nedeniyle önümüzdeki 10 yılda ikiye katlanacak sıkı düzenleyici ortam. Yeni nesil POCT platformlarının, merkezi laboratuvar pazarından biraz daha hızlı büyümesi bekleniyor. Laboratuvar Tıbbı, iyi işleyen teknik hizmet sağlamanın ötesinde görünürlüğünü artırmak için Gelişmiş ve Bütünleştirici Teşhise odaklanmalıdır. Tıbbi diyaloğun merkezinde yer almak ve ikinci bir sağlık çalışanı olarak görülmemek için mümkün olan her türlü girişimde bulunulmalıdır. Dijitalleşme ve otomasyondaki yenilikler daha doğru, daha hızlı sonuçlar ve maliyette azalma sağlayacaktır” sözcüklerini kullandı.
Haraldsplass Deaconess Hastanesi'nden Prof. Dr. Sverre Sandberg de, “Biyolojik varyasyon verilerinin faydası” konusunda gerçekleştirdiği sunumunda, EFLM'deki bir WG ve TG, biyolojik varyasyon hakkındaki literatürü değerlendirmek ve makalelerden temel bilgileri çıkarmak ve ayrıca bilgileri bir meta-analizde özetlemek için kritik bir değerlendirme kontrol listesi geliştirdiğini belirterek, “Çalışma Grubu ayrıca 6 farklı Avrupa ülkesindeki yaklaşık 100 sağlıklı kişiden veri topladı ve birçok ölçüm büyüklüğü için yeni güncellenmiş veriler üretildi. Bu girişimlerin sonuçlarından biri biyolojik varyasyon üzerine yeni bir veri tabanı oluşturmak olmuştur, biyolojik varyasyondan elde edilen veriler birçok amaç için kullanılır, en yaygın olanları performans özelliklerini belirlemek, referans aralıkları oluşturmak, referans değişim değerlerini ve bireysellik indeksini hesaplamak ve kişisel referans aralıkları oluşturmaktır” ifadelerine yer verdi.
Ege Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ferhan Sağın şu şekilde konuştu:
“Son bir yıldır, araştırma ve bilim dünyası bir yandan korona virüsle enfekte olmuş kişilerin tedavisine yoğunlaşırken, bir yandan da çok da bilinmeyen bu yeni virüsün yayılım yollarını, insandaki etkilerini ve bulaştan korunma yöntemlerini daha iyi anlamaya çalışıyor. Covid-19 sürecinin en çok etkilediği alanların başında eğitim gelmektedir. Eylül 2020’den itibaren ‘planlı uzaktan eğitim’ şeklinde sürdürülen eğitim, beraberinde zorlukları, kısıtlılıkları, tehditleri, eşitsizlikleri ama aynı zamanda da açılımları ve fırsatları gündeme getirmiştir. İleriye yönelik, çok açık olarak gözüken nokta, eğitimin her alanında olduğu gibi lisans ve lisansüstü eğitimde de artık yeni bir dönemin başlamış olduğu ve bu gerçeği göz ardı etmeden verdiğimiz eğitimin geleceğini yapılandırmamız gerekliliğidir. Eğiticilerin bu dönemin gerektirdiği bilgi ve becerileri geliştirerek ve verdikleri eğitimin önemine inanarak eğitici görevlerine devam etmeleri asıl sorumluluklarıdır. Bizlere düşen bir diğer sorumluluk da bu dönemi eleştirel ancak yapıcı bir gözle değerlendirmek, gözlem, deneyim ve verilerimizle olduğu kadar sahip çıkacağımız yaklaşım ve ilkelerle de geleceğin eğitim planlarına katkıda bulunmaktır.”
Başkent Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Deniz İlhan Topçu, “Laboratuvar Tıbbında Dijital Dönüşüm: Veri Analitiği ve Karar Destek Sistemlerini Kucaklamak” konulu sunumun, “Endüstri 4.0, yeni bir paradigma oluşturarak imalat endüstrisini önemli ölçüde değiştirdi. Modern, "siberleştirilmiş" üretim dönemi, süreçlerin, ürünlerin ve hizmetlerin tamamında sürdürülebilirlik, üretkenlik, kalite ve müşteri memnuniyetindeki gelişmelere büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Bunlar gibi devrim niteliğindeki değişiklikler, yalnızca imalatta değil, aynı zamanda genel olarak toplumda da etkili bir yeniden yapılanma sağlama yeteneğine sahiptir, en belirginlerinden biri sağlık hizmetidir. İmalat gibi, sağlık hizmetlerinin uygulanması da moderniteye bir paradigma kayması yaşadı. Buna Sağlık 4.0 adı verildi. Çeşitli teşhis araçlarını içeren tedavi seçenekleri muazzam bir şekilde ilerliyor. Veriler artık üstel bir hızla üretilmekte ve raporlanmaktadır, bu nedenle yenilikçi sistemler ve ekipmanlar gereklidir. Yapay zeka, yeni makine öğrenimi, gelişmiş algoritmalar ve istatistiklerin kullanımı çok daha yaygın” sözcüklerin eyer verdi.
Topçu, “Tüm sağlık sektörü genelinde, laboratuvar hizmetleri dijital bir dönüşümle karşı karşıya. İyi organize edilmiş bir laboratuvar, her zaman bilinçli klinik kararların önemli bir yönüne sahiptir. Sonuç olarak, laboratuvar teknolojisindeki yenilikler önemli sayıda tıbbi ilerlemeye yol açmaktadır. Modern laboratuvar, hantal miktarda veri üretir. Veri analitiği araçları, aksi takdirde çözülemeyecek miktardaki verilerden iç görü elde etmek için kullanılabilir. Bilgideki ilerlemeler, genel olarak sağlık hizmetlerinde ve özel olarak klinik laboratuvarda devrim oluşturacaktır. Sağlık profesyonellerinin bu yeni dijital dönüşüm çağına katkıda bulunmak için bu yeni gelişmeleri uygulaması, yenilemesi ve kullanması zorunludur” diye konuştu.
Demiroğlu Bilim Üniversitesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sedef Yenice, tıbbi laboratuvarlarda üretilen bilgilerin aslında oldukça değerli ve büyük olduğunu ancak bazı faktörlerin bu bilginin öneminin göz ardı edilmesine sebep olduğunu belirtti. Yenice, aynı zamanda klinik laboratuvarların ürettiği bilginin değerini düşüren faktörlerle nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda bilgiler verdi.